Kayıtlar

Doğu Akdeniz’de paradigma değiştiren yıl

Resim
Doğu Akdeniz, kuşkusuz 2019 yılının en sıcak bölgelerinden biri oldu. Öyle gelişmeler yaşandı ki, gündemde Suriye’nin, hatta Libya’nın bile önüne geçti. Ne Trump’ın azledilme süreci, ne de Brexit bu kadar dikkat çekmedi. Çünkü burada yaşananlar, önümüzde yüzyılın güç dengesini gözler önüne seriyor. Doğu Akdeniz’de 2019, bir önceki yılın gerginlikleriyle başladı. 2018 yılında Saipem 12000 adlı sondaj gemisi Türk Donanması tarafından 3. parselden kovulmuş, ExxonMobil 10. parsele gelmişti. Rumlar Fransızlarla askeri işbirliğini genişleterek üslerini Fransız Donanması’na tahsis etmişti. Çok uluslu tatbikatlar, East-Med’de atılan somut adımlar, sondaj için yeni başvurular... İşte 2019, tüm bu kışkırtmalara yanıt verme yılı oldu. KARŞILIKLI HAMLELER Henüz yılın başında Türkiye, Doğu Akdeniz’deki doğalgaz arama sahasını genişletti. 8 Ocak’taki bir Navtex ilanıyla, Meis’in güneyi ile Rodos’un doğusunu kapsayan geniş alanda araştırma yapılacağı duyuruldu. Aynı tarihlerde Türk Donanma

Montrö’yü tam uygularsak çok para kazanırız!

Resim
Gemilerin boğazlardan geçiş ücretleri Montrö’de altın frank üzerinden belirlenmiş. Ancak Türkiye 1983’te altın frankı dolara sabitlemiş. 1 ons altın için 86.38 dolar değer biçilmiş. Yani bugünkü piyasa değerinin 16 kat aşağısı. Bu fark, Türkiye’nin yılda 2 milyar dolar kaybetmesine neden oluyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçen haftaki Kanal İstanbul çıkışı, Montrö tartışmalarını da alevlendirdi. Projeyi savunanların en büyük tezi ise Montrö’de ticaret gemilerine tanınan geçiş serbestisi. Böylece Türkiye’nin milyonlarca dolarlık kaybı olduğunu iddia edenler, boğazlardan geçişlerde zorluk çıkararak ticaret gemilerini yüksek ücretlerle Kanal İstanbul’dan geçmeye mecbur bırakacağımızı zannediyorlar. Bunu da “Türkiye artık eski Türkiye değil. Artık güçlü Türkiye var” diyerek dillendiriyorlar. Çok daha güçlü bir Türkiye olduğu doğru da, bunu nasıl kullanacağımız da önemli değil mi? Her şeyden önce, 1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin bir güvenlik rejimi olduğ

Mısır ve Suriye ile adım atma zamanı

Resim
Türkiye, Libya ile imzaladığı tarihi anlaşmanın bir benzerini Mısır ile de imzalayabilir. İki ülkenin de büyük kazançlarının bulunduğu bu anlaşma için diplomatik atak yapmak gerekiyor. Türkiye’nin deniz yetki alanlarına ilişkin Libya ile imzaladığı tarihi muhtıra, bölge ülkeleriyle de yeni anlaşmaların önünü açtı. Önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ardından da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, komşularla yeni anlaşmalar yapmaya hazır olduklarını açıkladı. Bölgedeki siyasi gerginliklerin de buna engel olmadığını bildiren Erdoğan, “Güney Kıbrıs hariç, bütün kıyıdaş devletler derken, farklı konularda sorun yaşadığımız devletler de dahil, bütün devletleri kastediyoruz. Bunları otururuz, konuşuruz, değerlendiririz, yani bizim derdimiz düşman kazanmak değil, dost kazanmak. Düşman olanlar varsa onları da dost olmaya davet etmek” değerlendirmesinde bulundu. En üst kademeden gelen bu yapıcı yorumlar, Türkiye’nin önümüzdeki dönem Doğu Akdeniz’de oyun kurucu olacağının da işaretini verdi

Doğu Akdeniz’de ‘Dünya yuvarlak’ diyebilmek

Resim
Rum-Yunan ikilisi, önce dünyanın düz olduğuna tüm Akdeniz’i inandırdı, sonra da kıyıdaş ülkelerin binlerce kilometrekarelik deniz yetki alanını çaldı. Şimdi ise Türkiye, herkese dünyanın yuvarlak olduğunu öğretiyor. Türkiye ile Libya arasında imzalanan “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası”, Doğu Akdeniz’deki dengeleri değiştirecek cinsten. Çünkü pek çok sınırlandırma anlaşmasına emsal olabilecek bu muhtıra, her şeyden önce deniz yetki alanı belirlenmesindeki metodolojiyi değiştiriyor. Bugüne kadar dünyanın düz olduğunu iddia eden Rumlar, Doğu Akdeniz ülkelerine de bunu kabul ettirerek deniz yetki alanlarını bir bir gaspetmişti. Libya’dan 39 bin, Mısır’dan 12 bin ve Levant’tan onbinlerce kilometrekare deniz yetki alanı çalmayı başaran Rum-Yunan ikilisi, şimdi tarihinin en büyük kâbusuyla karşı karşıya. Çünkü Türk amiraller, dünyanın 1 derecelik doğu-batı eğimini katarak yaptıkları sınır hesaplarını, BM’nin kabul ettiği bir yönetime onaylatmış

Suriye ile işbirliğinin çok yönlü faydaları

Resim
Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı’na başlamasıyla birlikte sahada gelişen Türkiye-Suriye işbirliği, henüz masaya taşınmadı. Fakat uzmanlar, Suriye ile doğrudan temasın terörle mücadelenin ötesinde çok yönlü faydalar getireceğini vurguluyor. Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı, Suriye’deki dengeleri değiştirdi. ABD kendi üslerini bombalayarak bölgeden kaçarken, yalnız kalan PKK’lı teröristler de Suriye Hükümeti’ne teslimiyet bildiriminde bulundu. Bu kapsamda Fırat’ın doğusundaki pek çok kentte yeniden kontrolü sağlayan Suriye Ordusu, sekiz yıllık savaştaki en geniş hakimiyet alanına ulaştı. Suriye Ordusu’nun Münbiç, Ayn el Arap, Ayn İsa, Rakka ve Haseke gibi kentlere bayrak çekmesine, Türkiye’den de destek geldi. Fakat sahada oluşan bu ikili işbirliği, henüz masaya yansımış değil. Suriye Ordusu’nun hakimiyet alanını genişletmesi her ne kadar Ankara tarafından olumlansa da, doğrudan temas konusunda çekinceler devam ediyor. Uzmanlar ise Suriye Hükümeti ile temasın terörle mücadeleni

Yatırım yapmazsak dışında kalırız!

Resim
‘Trabzon, Demir İpek Yolu’nun Orta Koridoru’nu denize açabilecek en yakın limandır. Fakat Trabzon’un demiryolu bağlantısı topaldır, desteklenmelidir. Gürcistan’ın, ABD tarafından kontrol edilen Anaklia Derin Deniz Limanı ile rekabet edebilmek için Trabzon’a bir demiryolu gelmesi zaruridir.’ Tarihi İpek Yolu’nun kadim şehri Trabzon’da düzenlenen 4. Uluslararası İpek Yolu İşadamları Zirvesi, dün sona erdi. 23 ülkeden 700 iş insanının bir araya geldiği zirve, üst düzey katılımıyla dikkat çekti. Zirve kapsamında üç ayrı panel düzenlendi, “Nakliye ve Lojistik”, “Kültür ve Turizm” ile “Ticaret, Finans, Yatırım ve İşbirliği” konuları ele alındı. Özellikle “Nakliye ve Lojistik” paneli, Kuşak-Yol’un inşası konusunda çok sayıda somut projenin konuşulduğu, sorunların ele alındığı verimli bir toplantı oldu. Panelin yönetimini TAV CEO’su Sani Şener yaptı. “20 ayrı yüzyıldan bahsedersek, bunun 18’inde Çin dünya lideriydi” diyen Şener, “Şimdi 200 yıllık bir aranın ardından Çin, yeniden dünya

Kuşak-Yol’da demir denize kavuşacak

Resim
Tarihi İpek Yolu rotasının kadim duraklarından olan Trabzon, yeniden dünya ticaret sahnesine çıkmaya hazırlanıyor. Çin’in Kuşak-Yol Projesi’nin demir-deniz entegrasyonunu sağlayacak olan kent, yüksek potansiyeli ve eşsiz konumu ile yatırımcıların da dikkatini çekiyor. Dördüncüsü düzenlenen Uluslararası İpek Yolu İşadamları Zirvesi, dün Trabzon’da başladı. İki gün sürecek olan zirveye 23 ülkeden 700 iş insanı katılıyor. Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak ile Çin Büyükelçisi Deng Li’nin de birer konuşma yaptığı zirve, katılımcı tüm ülkelerde canlı olarak yayınlanıyor. KUŞAK-YOL REFAHI ARTIRIYOR Zirvenin ilk gününde, yükselen Avrasya’nın büyük iş potansiyeline vurgu yapan konuşmacılar, işbirliği ile refah seviyesinin kısa sürede yükselebileceğine değindi. Çin Büyükelçisi Deng Li de zirvede yaptığı konuşmada, Türkiye’nin Kuşak-Yol’daki önemine dikkat çekti. Deng, şunları söyledi: “Sayın Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu yıl için