Kayıtlar

Aralık, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Montrö’yü tam uygularsak çok para kazanırız!

Resim
Gemilerin boğazlardan geçiş ücretleri Montrö’de altın frank üzerinden belirlenmiş. Ancak Türkiye 1983’te altın frankı dolara sabitlemiş. 1 ons altın için 86.38 dolar değer biçilmiş. Yani bugünkü piyasa değerinin 16 kat aşağısı. Bu fark, Türkiye’nin yılda 2 milyar dolar kaybetmesine neden oluyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçen haftaki Kanal İstanbul çıkışı, Montrö tartışmalarını da alevlendirdi. Projeyi savunanların en büyük tezi ise Montrö’de ticaret gemilerine tanınan geçiş serbestisi. Böylece Türkiye’nin milyonlarca dolarlık kaybı olduğunu iddia edenler, boğazlardan geçişlerde zorluk çıkararak ticaret gemilerini yüksek ücretlerle Kanal İstanbul’dan geçmeye mecbur bırakacağımızı zannediyorlar. Bunu da “Türkiye artık eski Türkiye değil. Artık güçlü Türkiye var” diyerek dillendiriyorlar. Çok daha güçlü bir Türkiye olduğu doğru da, bunu nasıl kullanacağımız da önemli değil mi? Her şeyden önce, 1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin bir güvenlik rejimi olduğ

Mısır ve Suriye ile adım atma zamanı

Resim
Türkiye, Libya ile imzaladığı tarihi anlaşmanın bir benzerini Mısır ile de imzalayabilir. İki ülkenin de büyük kazançlarının bulunduğu bu anlaşma için diplomatik atak yapmak gerekiyor. Türkiye’nin deniz yetki alanlarına ilişkin Libya ile imzaladığı tarihi muhtıra, bölge ülkeleriyle de yeni anlaşmaların önünü açtı. Önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ardından da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, komşularla yeni anlaşmalar yapmaya hazır olduklarını açıkladı. Bölgedeki siyasi gerginliklerin de buna engel olmadığını bildiren Erdoğan, “Güney Kıbrıs hariç, bütün kıyıdaş devletler derken, farklı konularda sorun yaşadığımız devletler de dahil, bütün devletleri kastediyoruz. Bunları otururuz, konuşuruz, değerlendiririz, yani bizim derdimiz düşman kazanmak değil, dost kazanmak. Düşman olanlar varsa onları da dost olmaya davet etmek” değerlendirmesinde bulundu. En üst kademeden gelen bu yapıcı yorumlar, Türkiye’nin önümüzdeki dönem Doğu Akdeniz’de oyun kurucu olacağının da işaretini verdi

Doğu Akdeniz’de ‘Dünya yuvarlak’ diyebilmek

Resim
Rum-Yunan ikilisi, önce dünyanın düz olduğuna tüm Akdeniz’i inandırdı, sonra da kıyıdaş ülkelerin binlerce kilometrekarelik deniz yetki alanını çaldı. Şimdi ise Türkiye, herkese dünyanın yuvarlak olduğunu öğretiyor. Türkiye ile Libya arasında imzalanan “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası”, Doğu Akdeniz’deki dengeleri değiştirecek cinsten. Çünkü pek çok sınırlandırma anlaşmasına emsal olabilecek bu muhtıra, her şeyden önce deniz yetki alanı belirlenmesindeki metodolojiyi değiştiriyor. Bugüne kadar dünyanın düz olduğunu iddia eden Rumlar, Doğu Akdeniz ülkelerine de bunu kabul ettirerek deniz yetki alanlarını bir bir gaspetmişti. Libya’dan 39 bin, Mısır’dan 12 bin ve Levant’tan onbinlerce kilometrekare deniz yetki alanı çalmayı başaran Rum-Yunan ikilisi, şimdi tarihinin en büyük kâbusuyla karşı karşıya. Çünkü Türk amiraller, dünyanın 1 derecelik doğu-batı eğimini katarak yaptıkları sınır hesaplarını, BM’nin kabul ettiği bir yönetime onaylatmış